Film, bir macera filmi... Ailesini kaybeden genç kız teyzesinin yanına yerleşmek ister. Fakat eniştesi Jamaica Hanı'nın işletmecisi olan ve bölgedeki korsan denizcilerler iş birliği yapan bir adamdır. Zaten teyzesi de pek sevimli biri değildir. Fakat geldiği bu pek kuş uçmaz, kervan geçmez tekinsiz handa dürüst yakışıklı ve cesur bir adamla karşılaşacak ve ona aşık olacaktır. Hikaye bu kötü adamlarla damat adayının arasındaki mücadele üzerine kuruludur. Bu filmi ilginç yapan çok önemli bir karakter daha var. O da bölgenin valisi Sir Humphrey Pengallan... Bu kişi Kraliçe'nin bölgeye atadığı epeyce önemli bir adam, kızcağıza da asılıyor... Fakat Sir'ün sıradışı başka dostlukları da vardır. Bölgedeki korsan denizcileri yöneten kişi ve bu kötü işi ticaretle edinemeyeceği denli zenginliklere sahip olabilmek için yapıyor. Çünkü Amerika'ya gelen ticaret gemileri oldukça değerli eşyalarla dolu. Herkesi öldür ve malların üzerne kon. İşte asıl korsan bir İngiliz Sir'ü oldu! Gerçek bir soylu!
Sir Humphrey Pengallan karakterinin düşündürdüğü pek çok soru var. Gerçekten, soylular ve krallar mülklerini böylesi bir hırsızlığa borçlu değiller mi? Osmanlı donanmalarını görüdüğü en büyük paşa Barbaros Hayrettin de korsan asıllı... Fakat Osmanlı donanmasına geçerek soygunlarına son veriyor ve Akdeniz ticaretinin gelişmesi için oldukça önemli olan liman ve deniz güvenliğine yardımcı oluyor. Sir ise Barbaros'un tam zıddı denilebilecek bir karakter. Ticaretin önündeki engel, fakat kendisini başka türlü gösteriyor. İngilizlerin Sir'lerin namuzsuzluğu üzerine başka yapıtları da var. Örneğin, Devlet Tiyatrosu'nda geçen yıl izlediğim, Giydirici oyunundaki Sir. Giydiricide de Sir karakteri vardır ve yıkılan İngiltere ile birlikte resmedilir. İkinci Cihan Harbi'nin ortasında İngiltere ile birlikte İngiliz tiyatrosu da yıkılmıştır. 18. yüzyılda Amerika'yı kaybedecek olan İngilitere'nin Jamaica Hanı'nda yıkılışı gibi...