Anarşizm bir defa otorite kabul etmeyen insanlar arasındaki ilişkilerde olabildiğince hiyerarşik yapıyı bozan, bir bakıma insanlar arası ilişkiyi arkadaşlık seviyesine indiren, bilinen en hümanist düşünce. Bu düşünceyi savunan pek çok düşünür var. Anarşizm, vandalizm de değildir. Din özelinde bir mücadele hiç değildir. Geleneksel olan herşeyle mücade eder, çok doğaldır çünkü geleneksel olan hiyerarşiktir. Aslında köklerini Hegel'in bireyci ütopyasında bulan bir düşünce. Zamanında Hegel'i Napolyonun kurduğu krallık epeyce etkilemiş ve onda dünya imparatorluğu gibi bir düşünce oluşturmuştur. Orada insanlar, Marx'ta olduğu gibi işçi değiller, ütopyada bireyler. Gene kapitalist bir düzen söz konusu. Fakat birey olmak bir defa otorite ile sorunları olmak demek. Hegel'in düşüncesi tabi ki anarşizme kapı açan bir düşünce... Bu hem Hegel'in eleştirisi yönünden hem de ütopyacılık yönünden. Bir defa bir ütopyayı çok iyi anlamak gerekir. Bir ütopya bir başkasının distopyasıdır. Bir ütopya veyahut yeni durum her zaman beraberinde başka sorunları da getirecekir. Ütopyacılık düşünsel olarak bir kuvvet sağlamaktadır hepsi bu. Önce zaten şu soru var ütopyaya ulaştığımızda onun ütopya olduğunu nereden bileceğiz?
Sözü uzatmadan, anarşizm'in felsefenin içinden gelmesi şaşırtıcı değil. Hegel'den gelmesi de şaşırtıcı değil. Felsefe bir defa sofistlerden başlanarak anarşizan bir düşüncedir. Otorite kabul etmez. Felsefe yolunun çıktığı kapı anarşizmdir, bir tür arkadaşlık fikri, yatay bir toplum fikri, ekolojizm fikri...